Mizantropi: Kartalın İstanbul’u
Alen Mevlat, Ali Cindoruk, Aslıhan Demirtaş, Itri Levent Erkol, Erhan Muratoglu, Aylin Kanar, Rumeysa Tıpırdamaz

8-11 Nisan 2021 tarihleri arasında gerçekleşen Istanbul Unbound: Environmental Approaches to the City konferansında, öğretim görevlimiz Aslıhan Demirtaş ve öğrencilerimiz Aylin Kanar ile Rümeysa Tıpırdamaz hazırladıkları video ile yer aldılar.

İstanbul, bir akış merkezi. Suyun, enerjinin, yaşam alanlarının, insanın ve yüksekten uçan göçebe kuşların akışı. Bu merkez Avrupa’nın en nadir yırtıcı kuşlarından birine, bir uç yırtıcı olan Aquila heliaca, yani şah karallara mesken sağlıyor. Uç yırtıcılar, akışın sürekli olduğu kentsel ve kırsal yerleşim yerlerinin arasında yer alanlar dahil olmak üzere tüm ekosistemlerin sağlığının işareti olarak görülüyor. Kartalların uçtuğu yerler, İstanbul’un en sağlıklı ekosistemleri arasında yer alıyor. Kartallar insanlardan kaçınır ve bir anlamda mizantrop olarak adlandırılabilirler. Kırsal iç bölgeler dahil olmak üzere, yabanın yerini alan ve yerini çoğunlukla insan türüyle dolduran kentsel şartlardan uzakta yaşamayı ve yuva yapmayı tercih ederler. İstanbul’u düşündüğümüzde hiç mizantropik, örneğin bir kartala ait olan bir kent versiyonunu aklımıza getiriyor muyuz? Kartalların alanı bağımsızdır. Biz ise bize öğretilen sınırlar içerisinde doğar, yaşar ve ölürüz. Kuzeyin yukarıda, güneyin aşağıda olduğu bir dünyada yaşarız. Dünyayı bir kartalın gözünden izlememiz ve keşfetmemiz mümkün olsaydı, biz de bağımsız olurduk, politik sınırları, kuzeyi, güneyi tanımazdık—yalnızca muazzam su havzaları, dağlar, dört bir yanında ağaçlıklar ile otlayan koyun ve inek sürüleriyle dolu, göz alabildiğine uzanan çayırlar. Mizantropi: Kartalın İstanbul’u, bir arada var olmanın ve İstanbul’un bağlarından arınışının bir mizantrop, yani şah kartalın gözünden görülmesiyle ilgilidir.

//arch.khas.edu.tr/wp-content/uploads/2021/04/SpacesofMisanthropy-scaled.jpg